Blogum / YazıYorum / Koç ÖSY

Mutlu Et ki Mutlu Ol(abilirsen!)

'Mutlu et ki mutlu ol!' cümlesinin bestelenip slogan haline getirildiği bir reklam filmi vardı TV ekranlarında yakın zaman önce. Mutlu olmanın koşulu nedir? Mutlu etmek. Mutluluğu başkalarının mutluluğunda aramak. Ne acı... 'Piyangodan büyük ikramiyeyi kazansanız ne yaparsınız?' sorusuna çoğunlukla verilen yanıt da yukarıdakine benzer bir şekilde, sevdiklerini mutlu edecek şeyler yapmak ya da yardım ve hayır işleri için para harcamak oluyor. Öncelikle kendini mutlu edecek şeyleri düşünenler, diğerlerinden daha küçük bir grup oluşturuyor. Kısacası reklam filmini hedef kitleyi tanıyor ve vurucu mesajı dikte ediyor: Mutlu et ki mutlu ol! Bu sloganın alt mesajı, 'Mutluluk bulaşıcıdır.' biçiminde okunabilir. Mutluluk bulaşıcıdır, evet de, bulaştırmak için önce sahip olmanız gerekmiyor mu mutluluk virüsüne? Sizde yoksa bu virüs, neyi, kime, nasıl bulaştıracaksınız soruları da gayet anlamsız kalmıyor mu? Sözün özü, önce mutlu olmalısınız ki başkasına bulaştırıp onu da mutlu etme olasılığınız bulunabilsin. Aksi, imkân dâhilinde değil yani. O halde ilk adım mutlu olmak. Peki bunun için ne yapacağız? Her şey, kendimizi tanımak, ne istediğimizi bilmekle başlıyor aslında. İster performans ister öğrenme isterse doyumla ilgili olsun, isteklerimizi hedeflere dönüştürmek, belirlediğimizi hedefe ulaşmak için adım atmak ve ona ulaşmak yani başarmaktan mutlu ediyor hepimizi. Mutlu etmek için mutlu olmaya, bunun için de kendinizi tanıyıp ne istediğinizi bilmeye ve sonrasında hedefinize ulaşmak çin adım atmaya var mısınız? Haydi o zaman, başlayalım! ÖSY.


Bize Yazın

Bize Ulaşın